
Öğretmenlik
mesleği ve öğretmen niteliği Türkiye gibi pek çok ülkede sıkça gündeme
gelen bir konu olmuştur. Bu da öğretmenlik mesleğine hazırlayıcı öğretim
programlarının niteliğini ve bu programların önemini ortaya
koymaktadır. Farklı ülkelerde ve toplumlarda öğretmenlik programları ile
ilgili farklı öğretim sistemleri uygulanmaktadır. Öğretmenliğin öğretim
programları kapsamında üniversitelerin kabul koşulları, alınan eğitimin
niteliği, değerlendirilme sistemleri ile istihdam koşulları her ülkede
farklılıklar göstermektedir.
64
Ve 65.Hükümetin programlarının eğitime ilişkin bölümlerinde öğretmen
akademisi adı altında yeni bir öğretmenlik program türünün açılacağından
söz edilmektedir. Bu program türünün gerekli mi yoksa gereksi mi olduğu
tartışmasına girmeden önce Dünya’da ve ülkemizde öğretmenlik için
uygulanan öğretim programlarının nasıl olduğuna bakmak gerekmektedir. Bu
bağlamda Türkiye ile birlikte 11 ülke örneği ele alınmıştır. Bu yazıda
ülke örnekleri, öğretmen akademisi ve sözleşmeli öğretmenliğe ilişkin
değerlendirme yer almaktadır.
ABD’de Öğretmenlik Öğretimi
ABD’de
öğretmenlik yapabilmek için gerekli koşullar eyaletten eyalete
değişmektedir. Eğitimde her düzeyde öğretmenlik yapabilmek için en az
dört yıllık lisans eğitimi yapma zorunluluğu vardır. Eyaletlerin
birçoğun da ise okul müdürü olabilmek için yüksek lisans veya doktora
derecesi gerekmektedir. Yine birçok eyalette öğretmenlikten emekli olma
hakkını elde etmek için yüksek lisans derecesi istenmektedir.
İlk
ve orta öğretimde öğretmenlik yapabilmek için ülkede hem lisans hem de
lisansüstü eğitim alma imkanı vardır. Lisans düzeyindeki programlar
genellikle öğrencileri üniversitedeki 3. yılından itibaren öğretim
programlarına kabul etmekte, bu programdan mezun olan öğrenciler
eğitimde lisans diploması ile öğretmenlik sertifikaları almaya hak
kazanmaktadırlar. Ayrıca Florida Üniversitesinde yer alan Profesyonel
Öğretmen programı gibi programlarda eğitimde mastır derecesi ile
sonlanan 5 yıllık programlar uygulamaktadır. .
Bu
program ile ilköğretim, özel öğretim ve orta öğretimin çeşitli
branşları için öğretmenlik öğretimi yapılmaktadır. Bunun yanı sıra diğer
fakülteler ile işbirliğine gidilerek çok çeşitli dallarda da
öğretmenlik eğitimi verilebilmektedir. Bir lisans programı dâhilinde ilk
2 yılını tamamlayan ve eğitim fakültesinin ön koşul dersleri olan en az
45 kredi alan aday 3. yıl eğitim fakültesine kabul edilir.3.Yıl ile
birlikte 2 yıl daha öğretim programına devam edilerek programları
tamamlama halinde öğretmenlik için geçerli belge alınır.Okullarda
öğretmenlik yapabilmenin koşulu bu belgeye dayanmaktadır.
Almanya’da Öğretmenlik Öğretimi
Almanya’da
1970 yılından beri, okul öncesi öğretmenliği dışındaki öğretmenlerin
eğitimi yükseköğretim kurumlarında yapılmaktadır. Bu uygulama, 12
eyalete göre farklılıklar göstermekle birlikte, ilkokullarda sınıf
öğretmenliği için en az 3, orta öğretim alan öğretmenliği için en az
4 yıllık öğretmenlik eğitimi ve bu eğitimin üniversitelere bağlı ya da
bağımsız, ancak üniversite yetkilerine sahip eğitim yüksek okullarında
verilmesi tüm eyaletlerce kabul edilmiştir.
1990
yılında iki Almanya’nın birleşmesinden sonra, yeni eyaletlerde de aynı
uygulama geçerlidir. Almanya’da, öğretmenlik eğitimlerini tamamlayan
öğretmen adaylarının öğretmenliğe atanabilmeleri için, her eyaletteki
Devlet Sınav Dairesi tarafından yapılan I. Devlet Sınavını başarmaları
zorunludur. Alan bilgisinin sınandığı bu sınavı başaran adaylar, stajyer
öğretmen olarak bir okulda görevlendirilirler ve iki yıl süren
stajyerlik eğitimine başlarlar.
Bu
süre içinde adaylar, bölgelerindeki hizmet içi eğitim merkezi
tarafından düzenlenen seminerlere katılırlar, Okulda rehber öğretmen
gözetiminde ve bağımsız olarak ders verirler ve diğer eğitim
etkinliklerine katılırlar. Bu sürenin sonunda yapılan değerlendirmede
başarılı bulunan adaylar, öğretmenlik meslek bilgilerinin sınandığı II.
Devlet Sınavına girerler. Bu sınavı başaranlar, öğretmen ihtiyacı olan
bir okulda asil öğretmen olarak görevlendirilirler.
Fransa’da Öğretmenlik Öğretimi
Fransa’da,
Almanya ve ABD' ye göre daha merkeziyetçi bir yapı hakimdir ve bu da
eğitim sistemlerine yansımıştır. Eğitimin bazı yetkiler yerel
yönetimlere bırakılmış olsa da çoğunluğu merkezidir. Fransa'da öğretmen
eğitimi 1990 yılından sonra önemli bir değişim geçirmiştir. İlköğretim
okulları için öğretmenler öğretmenleri Eğitim Bakanlığına bağlı
kurumlarda öğretmenlik eğitimi almaktaydı.. Daha sonra yapılan reformla
“Öğretmenlik İçin Öğretim Enstitüleri” açılarak ilköğretim ve Lise
öğretmenleri burada öğretim programlarına devam etmeye başlamıştır.
Bunun amaca ise alan eğitiminden çok mesleki eğitime verilen önemdir.
Ardından
2005 yılında bu enstitülerde üniversitelerin bünyesine alınmıştır.
Fransa'da fakültelere öğretmen seçimi 3 yıllık bir lisans programından
sonra yapılmaktadır. Öğretmen adayları oldukça zor ve seçici bir
sınavdan geçerek öğretmen enstitülerinde bir yıl stajer öğretmen olarak
eğitim alırlar. Ayrıca enstitüler bir yıl bu sınavlara hazırlık kursları
da vermekte olup genellikle enstitüde geçirilen süre 2 yılı
bulmaktadır. Bu süreyi başarıyla tamamlayanlar doğrudan öğretmen olarak
atanmaktadır.
Öğretmen
adayları staj sürecinde farklı staj türleri yapmaktadırlar. Bunlardan
bazıları Rehberlik Uygulama Stajı, Sorumluluk Uygulama Stajı, Gözlem
Stajı ve Şirket Stajı. Fransa’da tüm öğretmen adayları bir sanayi veya
ticari şirket ortamında üç hafta boyunca uygulama yapmak zorundadır. Bu
staj öğretmenlik eğitimi öncesinde, alan lisans eğitimi sırasında da
yapılabilir. Uygulamalar ile tüm öğretmen adaylarının iş ortamlarını ve
farklı meslekleri daha yakından tanımaları hedeflenmektedir. Bu stajın
amacı öğrencilere lise ve üniversitedeki eğitim alanlarını ve
mesleklerini seçme konusunda rehberlik eden öğretmenlerin, meslek ve iş
hayatı konularında bilinç ve bilgi düzeyini arttırmaktır.(MEN2007b).
Avusturya’da Öğretmelik Öğretimi
Avusturya’da Öğretmelik Öğretimi
Avusturya’da
zorunlu genel okulların öğretmenleri (ilköğretim, özel okullar, genel
ortaokullar, meslek öncesi okullar/sınıflar) öğretmenleri, üniversite
sistemiyle benzerlik gösteren 3-4 yıl süreli Öğretmen Eğitim Kolejleri
tarafından uygulanan programları tamamlayarak öğretmen olabilmektedir..
Bu öğretmen eğitimlerinde, alan bilgisi, pedagojik formasyon, akademik
çalışmalar ve ilköğretim okullarında yürütülen öğretim uygulamaları
önemli yer tutar. Programın %25’i öğretmenlik meslek bilgisi
derslerinden oluşur.
Öğretmen
adayları, ilköğretim müfredatında yer alan tüm dersleri verebilecek
şekilde yetiştirilirler. Bu öğretmen adayları, asıl alanlarının yanı
sıra bir yan alanda da belli bir düzeyde eğitim alırlar. Öğretmenlik
eğitiminin sonlarında, ilkokullarda, deneyimli öğretmen gözetiminde 12
haftalık öğretmenlik staj uygulamasına katılırlar. Bu uygulamanın
sonunda adaylar, Eğitim Kolejleri tarafından düzenlenen stajyer öğretmen
final sınavına tabi tutulurlar. Ayrıca akıcı ve etkili konuşma
yeterliliğinin arandığı okuma, yazma ve konuşma etkinliklerini içeren
çeşitli sınavlardan geçirilirler. Bu sınavları başarıyla geçenler,
öğretmenlik hakkını elde eder ve öğretmen olarak atanırlar.
İngiltere’de Öğretmenlik Öğretimi
İngiltere’de
öğretmenlik eğitimi, 3 veya 4 yıllık lisans ve 1 yıllık lisansüstü
sertifikalar olmak üzere 2 grupta incelenebilir. Genelde İngiliz
üniversitelerinde lisans eğitimi 3 yıl sürelidir. 4 yıllık lisans
eğitimi de mevcut bulunmaktadır. 3 ve 4 yıllık lisans eğitimlerinde alan
dersleri, eğitim dersleri ve öğretmenlik uygulaması eş zamanlı olarak
yapılmaktadır.
1
yıllık sertifika programlarında ise 3 yıllık program üzerine eğitim
dersleri ve öğretmenlik uygulaması verilmektedir. İlkokul
öğretmenlerinin %95’i 3 ya da 4 yıllık lisans programları ile
ortaöğretim öğretmenlerinin %95’i ise lisansüstü programlarla mesleğe
hazırlanmaktadır.
Ancak
az da olsa öğretmenlik öğretimi için alternatif programları seçeneği de
vardır. Açık üniversite (bizdeki açık öğretim sistemine benzeyen bir
üniversitenin hazırladığı programlarla) yoluyla, uzaktan eğitimle,
herhangi bir alanda eğitim alan öğrenciler için 2 yıl lisansüstü
öğretmen yetiştirme programları ile veya 3 yıllık yoğunlaştırılmış
eğitim programları ile sertifikalar almak da mümkündür.
Japonya’da Öğretmenlik Öğretimi
Japonya’da
öğretmen eğitimi üniversitelerde ve Eğitim, Bilim, Spor, Kültür ve
Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylanan diğer yüksek öğretim
kurumlarında yapılmaktadır. Üniversiteler kendi öğretmen eğitimi
programlarını kendilerini düzenlemektedir. Ancak, Eğitim, Bilim, Spor,
Kültür ve Teknoloji Bakanlığı dersleri sertifikalandırmakta, derslerin
içeriği ve fakültedeki öğretim konularını takip etmektedir.
Çoğu
ilköğretim ve orta öğretim öğretmeni, üniversitelerin dört yıllık
öğretmenlik öğretimi programlarından mezun olmuştur (UNESCO, 2008).
Ancak, ilköğretim ve orta öğretim öğretmenleri, eğitim fakülteleri,
devlet üniversiteleri, özel üniversiteler veya öğretmenlik sertifikası
veren bakanlık tarafından onaylanmış fakültelerdeki öğretim
programlarını bitirerek öğretmen olabilmektedir.. Üniversiteler ve
kolejler eğitim programlarını, Eğitim Personeli Sertifika Kanunu ve
Üniversite Standartlarını Oluşturma Düzenlemesi’ni göz önünde
bulundurarak geliştirirler.
Alınacak
sertifika türüne göre, öğretmen adayının alması gereken minimum kredi
değişmektedir. Orta öğretim öğretmenlerinin dört yıllık lisans eğitimi
alması gerekmektedir. Japonya´da iki yıllık kolejler de vardır fakat
mezunları ön lisans derecesi almaktadır ve sadece ilkokullar ve orta
öğretim birinci kademe okullarında çalışabilmektedir. Öğretmen
eğitiminin değişik türleri vardır. Orta öğretim öğretmenlerinin
eğitiminde, alan bilgisi eğitimine önem verilmektedir.
Temel öğretmen eğitimi üç kategoriden oluşur:
-Eğitimin
hedefleri, eğitim sosyolojisi, eğitim programı ve öğretim, ahlak
eğitimi ve pedagoji gibi dersleri içeren pedagoji alanı,
-Gelişim psikolojisi, rehberlik ve danışma gibi dersleri içeren psikoloji alanı,
-Uygulama ve beden eğitimi ile Japon anayasası gibi ilgili alana ilişkin konular
Öğretmen
adayları, eğitimin temelleri, eğitim psikolojisi, alan bilgisi
derslerinin yanı sıra eğitimle ilgili seçimlik dersler de (tarih,
sosyoloji, eğitim felsefesi, karşılaştırmalı eğitim, eğitim yönetimi,
sosyal eğitim, öğretim yöntemleri, program geliştirme, vs.) almaktadır.
Avustralya’da Öğretmenlik Öğretimi
Avustralya’da
öğretmen eğitimi üniversiteler ve akredite olmuş özel kolejler
tarafından verilmektedir. Çoğu eyalet veya bölgede temel öğretmen
eğitimi üniversite düzeyinde en az 4 yıllık eğitimi gerektirmektedir.
Öğretmen eğitimi programları şu alanları içermektedir.
Mesleki alan: öğretmenlik mesleği için gerekli olan teorik bilgi ve beceriler
Eğitim Programı alanı: konu bilgisi ve pedagojik beceriler
Uygulama eğitimi: 12–20 hafta süren yönlendirilmiş mesleki eğitim.
Tüm
programlar, Avustralya yerlileri ve kültürler arası farkındalık
çalışmaları, özel eğitime ihtiyacı olan çocukların eğitimi, bilgi ve
iletişim teknolojilerini içermek zorundadır.
Avustralya’da
öğretmen eğitimi, eğitim süresi ve uygulanan programlar bakımlarından
eyaletten eyalete farklılık göstermektedir. Ayrıca, yeterlikler ve
unvanlarda da eyaletler arasında farklılıklar vardır. Avustralya’da
ilköğretim ve orta öğretim düzeylerine öğretmen öğretimi için üç ayrı
yol izlenmektedir.
Birincisi; dört yıllık öğretmen eğitimi lisans derecesi (Eğitim Lisansı),
ikincisi;
iki alandan birinin öğretmen eğitimi olduğu dört yıllık çift derece
programı (Eğitim Lisansı ile birlikte Fen Bilimleri Lisansı veya Sosyal
Bilimler Lisansı) ve üç yıllık (veya bazen dört) akademik derece (Fen
Bilimleri Lisansı ve Sosyal Bilimler Lisansı) ve ardından bir veya iki
yıl süren lisansüstü öğretmen eğitimi programı.
Victoria
eyaletinde öğretmenler, en az dört yıllık yükseköğretim derecesine
sahip olmalıdır. Bu eyalette, on iki aylık adaylık dönemi vardır. Bu
dönemde, öğretmen adayının Victoria’da öğretmenlik yapmak için gerekli
standartları taşıyıp taşımadığına bakılır. Queensland’de öğretmen olmak
için öğretmen adayları en az dört yıllık akademik eğitim almalı ve bunun
en az iki yılı eğitimde profesyonel çalışmaları içermelidir. Bu
eyalette öğretmen eğitimi alanında üniversite derecesine sahip olmak,
öğretmenlik yapabilmenin garantisi değildir. Kadrolu öğretmenlik için
başvuran aday görüşmeye veya performansa dayalı değerlendirmeye alınır.
Tazmanya eyaletinde ilkokul öğretmenleri, belli bir sürede gerekli
eğitim yeterliğine ve profesyonel becerilere sahip olduklarında Tazmanya
Öğretmen Sertifikası’nı alırlar.
Finlandiya’da Öğretmenlik Öğretimi
Finlandiya’da
öğretmen eğitimi 1980 yılından itibaren yüksekokullar tarafından
verilmektedir. 1999 yılında yürürlüğe giren 986 Sayılı Eğitim
Personelinin Nitelikleri Yönetmeliği ile öğretmenlik için öğretim
programlarının içeriği yapılandırılmış ve düzenlenmiştir. Yüksek
standartlarda öğretmenlik mesleği, öğretmenlerin sürekli eğitimi,
öğretmenlerin sosyal gelişimleri ve sağlıkları, öğretmenlerin teknoloji
kullanımı ve öğretmenlerin hizmet-içi eğitimlerle sürekli eğitimleri
Finlandiya Hükümetinin öğretmenlerin yetiştirilmesiyle ilgili
hedeflerinden bazılarıdır.
Finlandiya’da
öğretmen olabilmek için sadece üniversite giriş sınavı yeterli
değildir. Üniversite giriş sınavında başarı olan öğrenciler öğretmen
olabilmek için yazılı giriş sınavı, yetenek testi, bireysel mülakat ve
grup tartışması aşamalarından geçmek zorundadır. Bu sınavların
içerikleri üniversiteden üniversiteye farklılık göstermektedir.
Araştırma temelli oryantasyon, ulusal ve uluslar arası değerlendirmeler
ve pedagojik program içeren bir yapıya sahip olan öğretmenlik yoğun bir
öğretim sürecine tabidir.
Finlandiya’da
öğretmenlik mesleğinin statüsü yüksektir ve yüksek yeterlilikler
gerektirmektedir. Tüm öğretmenlik türlerinde yüksek lisans düzeyinde
eğitim zorunludur. Finlandiya’da öğretmenlerin niteliği bakımından teori
ve pratik bütünlüğünün önemi büyüktür. Uygulamaya yönelik dersler
eğitim süresince teorik dersler kadar yoğunluk içerisindedir. Öğretmen
adayları iki yıl süren uygulama eğitimine katılmaktadır. Bu süreç, üçü
eğitim fakültelerine bağlı uygulama okulları, biri devlet okulunda olmak
üzere dört aşamadan oluşmaktadır.
Güney Kore’de Öğretmenlik Öğretimi
Güney
Kore’de öğretmenlik eğitimi seçilen alana göre ya lise ya da
üniversiteden başlar. Güney Kore’de öğretmenlik eğitimiyle, okul öncesi,
ilköğretim ve lise öğretmeni olabilmenin yanı sıra, asistan öğretmen,
profesyonel danışman, bakıcı öğretmen ve kütüphane memuru olmak da
mümkündür.
İlköğretim
ve ortaöğretim öğretmenlerinin öğretim programları farklı kurumlarda
verilmektedir.. İlköğretim öğretmenliği için bir tane özel olmak üzere
13 tane eğitim üniversitesi vardır. Dört farklı kurum da ortaöğretim
için öğretmenlik öğretim programı bulunmaktadır. Öğretmen kolejleri,
genel üniversitelerdeki öğretmen eğitim sınıfları, eğitim bölümleri ve
eğitim enstitüleri.
Öğretmenlerin
mezun olduktan sonra yüksek lisans veya doktora programlarını bitirme
zorunlulukları yoktur. Her ne kadar öğretmenlik sertifikası alabilmek
için sınava tabi tutulmasalar da devlet kurumlarında öğretmenlik
yapabilmek için öğretmen yerleştirme sınavına girmek durumundadırlar.
Alınan puanlar en yüksekten en düşüğe doğru sıralanarak öğretmen
adayları kontenjanlar dâhilinde devlet okullarına
yerleştirilmektedirler. Sınavın %30’unu ilk aşama genel eğitim
derslerini ölçmeye yönelik hazırlanmış test sunulurken, ikinci aşaması
alan ve meslek bilgisiyle ilgili açık uçlu sorular ve görüşme
oluşturmaktadır.
Güney
Kore’de öğretmenlik mesleği, aileler tarafından saygı görmesi,
sertifikasının alındıktan sonra yaşam boyu geçerliliğin olması,
öğretmenlik mesleğinde meslek değiştirmenin çok az görülmesi ve toplumda
yüksek bir statüye sahip olması nedeniyle öğrenciler tarafından kabul
görür. Fakat sınavı kazansa bile öğrencinin mülakata alınıp öğretmenlik
tutumunun ölçülmesi öğretmenlik mesleğini yerine getirebilmede belirli
niteliklere sahip olması gerektiğini ve bunun meslek için önemli
olduğunu göstermektedir.
Çin’de Öğretmenlik Öğretimi
Çin
eğitim sisteminde 1985 yılında devlet tarafından oluşturulan yasa ile
yerel yönetimlere temel eğitim ve öğretimde söz hakkı almaları yönünde
yetkiler verilmiştir. Yani Çin’de eğitim sistemi günümüzde yerel bir
özellik sergiler. Çin merkez komitesi ve devlet konseyi tarafından 1999
yılında yayınlanan bir bildiri ile eğitim kalitesini tamamıyla
destekleyen ve eğitim alanındaki reform çalışmalarını derinleştiren bir
sisteme geçildiği duyurulmuştur (Sezgin, 2008). Bu doğrultuda gelişen
eğitim sistemi içerisinde Çin’de öğretmen olmak için çeşitli alternatif
okul ve durumlar mevcuttur. Öğretmen yetiştirmek için sadece eğitim
fakülteleri görevli değildir.
Çin’de öğretmen olabilme alternatifleri;
İlkokul Öğretmenliği için 3-4 yıllık öğretmen kolejleri,
Ortaokul Öğretmenliği için 4 yıllık öğretmen koleji veya normal üniversite,
Lise Öğretmenliği için 4 yıllık öğretmen koleji veya normal üniversite,
Bazı Lise Öğretmenliği için Yüksek Lisans
Türkiye’de Öğretmenlik Öğretimi
Türkiye’de
milli eğitim 1739 sayılı “Milli Eğitim Temel Kanunu” ile oluşturulan
merkezi bir yönetim yapısına sahiptir. Bu çerçevede eğitim ve öğretim
sürecinde istihdam edilecek öğretmenlerin öğretim programları ve eğitim
sisteminin tüm unsurlarının ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekleştirilmesi
12 Eylül 1982 sonrasında yapılan anayasa değişikliğiyle Milli Eğitim
Bakanlığı (MEB) ve Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) işbirliğine
bırakılmıştır.
Öğretmenlik
öğretiminde YÖK’e bağlı eğitim fakülteleri mesuldür. Öğretmen öğretim
programları veren eğitim fakültelerin de öğrenci seçiminde tek ölçüt
YÖK’e bağlı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezince (ÖSYM)
gerçekleştirilen Yüksek Öğretime Geçiş (YGS) sınavı ile ardından yapılan
Lisans Yerleştirme Sınavı(LYS) sonucunda tercihler doğrultusunda
girilen lisans programlarından mezun olmak gerekmektedir. Anadolu
Öğretmen Liselerinden mezun olanlar öğretmenlik alanları ile ilgili
programları tercih etmeleri halında kendilerine katsayı çarpımlı özel
teşvik puanı uygulanmaktadır. Anadolu İmam Hatip Liselerini bitirenler
İlahiyat ve İslami İlimler Fakültelerinin öğretmenlik programlarını
tercih etmeleri halinde aynı olanaktan yararlanmaktadır.
Öğretmenlik
öğretim programları misyonu üniversitelere devredildiğinden bu yana
eğitim fakültelerinin üniversite yapısı içindeki rolü ve bu rolü yerine
getirme düzeyi tartışma konusu edilmektedir (Öncesi de tartışmalı olmak
üzere). Öğretmen yetiştirme görevinin üniversiteler tarafından
üstlenildiği dönemde Türkiye’de 17 Eğitim Yüksekokulu ile 17 Eğitim
Fakültesi bulunmaktaydı. Bu kurumlarda toplam 39.684 öğrenci öğrenim
görmekteydi. 2009-2010 eğitim öğretim yılında Eğitim Fakültelerinin
sayısı 72’ye yükselmiştir (Özoğlu, 2010). Şu an Türkiye’de 96 eğitim
fakültesi yaklaşık 220.000 öğrenciye eğitim-öğretim hizmeti sunmaktadır.
Bu fakültelerde 797 profesör, 1155 doçent, 3221 yardımcı doçent, 1130
öğretim görevlisi, 86 okutman, 74 uzman ve 2536 araştırma görevlisi
görev yapmaktadır (YÖK, 2015).
Bu
sayılara bakarak; eğitim fakültelerinde bir öğretim üyesine 43 bir
öğretim elemanına 58 öğrenci düşmekte olduğunu görmekteyiz..Eğitim
fakültelerinde bir profesöre 276 doçente ise 190 öğrenci
düşmektedir.Derslere aktif olarak girmeyen idari görev üstlenmiş
akademik personel sayısını düştüğümüzde özellikle profesör ve doçent
düzeyinde bir öğretim üyesine düşen öğrenci sayısının çok yüksek
olduğunun altını çizmeliyiz.
Türkiye’de Çğretmen Olabilmek İçin;
-Okul
öncesi, engelliler, sınıf ve diğer branş öğretmenlikleri için eğitim
fakültelerinin öğretmenlik için öngörülen öğretim programlarından,
-Müzik,
Resim, Görsel Sanatlar ve Beden Eğitimi öğretmeni olabilmek için, YGS
sınav sonucu ile birlikte özel alan yetenek sınavlarıyla bu alanlarda
öğretmenlik programı uygulayan lisans programlarına girip bu
programlardan mezun olmak,
-Din
Kültürü ve Ahlak Bilgisi, İmam Hatip okullarının meslek dersleri için
ilahiyat fakültelerinden, diğer ortaöğretim kurumlarında öğretmen
olabilmek için alanla ilgili fakültelerin lisans programlarından mezun
olmanın yanında eğitim fakültelerinden pedagojik formasyon almak
gerekmektedir.
Türkiye’de Kamu Okullarına Öğretmen Olarak Atanabilmek İçin;
-KPSS’ye girmek, bu sınavlarda alan bilgisi sınavı dahil iki aşamalı sınavdan geçmek,
-Branşlar bazında belirlenen puan barajlarının üzerinde puan almak,
-Kadrolu
öğretmen olabilmek için, 1 yıllık staj döneminin altı ayını asil
öğretmenin yanında derslere girmek, geriye kalan 6 aylık süreci okul
ortamında performans ölçümlerinde geçirmek ve bu sürecin sonunda
yapılacak yazılı ya da sözlü sınavlarda ortalama 60 puan tutturmaktan
geçmektedir. Birinci yılın sonunda başarılı olamayanlara bir yıl daha
aynı süreçlerden geçme hakkı verilmekte, iki yılın sonunda başarılı
olamayanların atandığı kadro ile ilişkisi kesilmektedir.
Yukarıda
aşamaları belirtilen eleme ve seçme süreçlerinden geçerek öğretmen
olmak çok zor ve meşakkatli bir yolculuk gerektirmektedir. Bütün bu
zorlu süreçlerin geçilmesine rağmen öğretmenlik için uygulanan öğretim
programları ve bu programları tamamlayarak öğretmen olanların
nitelikleri tartışılmaya devam etmektedir.2014-15 İstatistiklerine göre
öğretmen olmak için üniversitelerin değişik programlarına devam eden
öğrenci sayısı yaklaşık 600 bindir. Her yıl ortalama 80 ile 100 bin
arasında genç üniversitelerin bu değişik alanlarında uygulanan
öğretmenlik programlarından mezun olarak atanmak için KPSS’ye
başvurmaktadır. Elinde öğretmenlik diploması olup atanamayan öğretmen
sayısı 300 bindir. Bunların bir bölümü KPSS’ye başvurmakta, bir bölümü
ise atanma umudunu kaybettiği için KPSS’ye başvuru yapmamaktadır.
Türkiye’de
öğretmen olabilmek yukarıda çeşitli kaynaklardan alıntılar yapılarak
özetlenen ülkelerin öğretmenlik öğretim programlarında yer alan uygulama
süreçleri ile büyük oranda benzerlik göstermektedir. Bu ülkeler dışında
kalan ülkelerde de öğretmen olabilmek için farklı öğretim programları
uygulanmaktadır. Özellikle eski Sovyet Bloku ülkeleri, Latin Amerika ile
Küba örnekleri ayrıca incelenmeye değer örnekler olarak ele alınabilir.
Yeni Aday Öğretmenin Kadrolu Öğretmenliğe Geçiş Modeli
Şubat
ayında farklı branşlarda yapılan atamalarla 30 bine yakın
aday öğretmen daha eğitim sistemine katılmış oldu. Aynı zamanda aday
öğretmenlik sürecini yeniden tanımlayan bir düzenleme yapıldı ve
uygulamaya geçildi.
Aday
öğretmenler, bu yıl ilk kez uygulanacak bir yetiştirme sürecine
girdiler. Hizmet öncesi öğretmen yetiştirme programlarında “öğretmenlik
uygulaması” oldukça sınırlı. Bugüne kadar mesleğe yeni başlayan
öğretmenler adaylık dönemlerinde de teorik bir eğitim alıyorlardı. Yeni
düzenlemede büyük bölümü uygulamalı eğitimden oluşan 26 haftalık
deneyimli öğretmenlerin danışmanlık yapacağı süreçten geçme uygulaması
yaşandı.
Dünyada
mentörlerin rolü ve çalışma ilkeleri bakımından farklılaşan mentörlük
uygulamaları var. Örneğin İngiltere, Galler ve Kanada’daki “eğitici
öğretmen”lik uygulamasında eğitici öğretmenler mesailerinin dörtte
birini yeni öğretmenlerin mesleki gelişimine ayırıyorlar ve bunun için
ek ücret alıyorlar. Bizde yeni uygulanmaya başlayan modelin ise daha iyi
tanımlanmaya, kamuoyunda ve eğitimciler arasında daha fazla
tartışılmaya ihtiyacı var. Danışman öğretmenin mentörlük nedeniyle gelen
ek iş yükünü gönüllülük temelinde ne ölçüde karşılayacağının da
uygulamanın başarısı ve sürekliliği için tartışılması gerekir.
Danışman
öğretmenlerin eğitimlerinin gerçekleştiği toplantıların açılışlarına
Bakan ve Müsteşar düzeyinde katılımın olması, yeni yöntemin MEB
tarafından sahiplenilme düzeyinin yüksek olduğunu gösteriyor. Bu
sahiplenme sayesinde uygulamanın daha iyi tanımlanması ve sürdürülebilir
duruma getirilmesi için çalışmalara hız verilirse, Türkiye’deki
öğretmenlerin gereksinimlerine yanıt veren bir modelin kurulması zor
olmaz.
Düzenlemenin
uygulama sonuçlarının süreçlere nasıl yansıyacağını, mesleğe yeni
başlayan öğretmenlerin gereksinimlerini ne ölçüde karşılayacağını geniş
bir alan çalışması yapmadan değerlendirmek güç olsa da uygulamaya
katılan adaylardan elde edilen bilgiler doğrultusunda oluşan düşünceleri
üç beş madde de toparlamak mümkün:
1) Teorik eğitimden çok uygulamaya dönük eğitime odaklanılması mesleğe uyum için olumlu bir adım;
2)
Yeni düzenleme mentörlük benzeri bir uygulamayı öne çıkardığından en az
aday öğretmenler kadar danışman öğretmenleri de ilgilendiriyor, ancak
danışman öğretmenlerin öznel tutumlarından kaynaklı birçok olay
yaşanması nedeniyle modelin bu boyutunun daha iyi tanımlanması
gerekiyor.
3) Modelde aday öğretmenlerin atandıkları bölgelerle bağlarını güçlendirecek önlemler yetersiz kaldığı görülüyor.
4)Model uygulama süreç ve sonuçlarının saha araştırması yapılarak analiz edilmesi gerekiyor.
5)Danışman öğretmenlerin belirlenmesinde bilimsel, objektif kural ve yöntemlerin uygulanması daha yararlı olacaktır.
Uygulama Ağırlıklı Modele Geçiş
30
bine yakın aday öğretmen 1 Mart 2016 itibarıyla başlayan ve ağustos
sonuna dek süren altı aylık bir yetiştirme sürecine girmiş oldu. Bu
sürecin 16 haftası uygulamalı, 10 haftası ise teorik eğitime ayrılmış
durumda. Yeni adaylık süreciyle ilgili en önemli değişikliklerden biri
de bu; geçmişte herhangi bir uygulamalı yetiştirme süreci söz konusu
değildi.
Eğitim
fakültelerindeki uygulamalı eğitim olanaklarının da sınırlı olduğu göz
önüne alındığında, adaylık sürecinde uygulamaya ağırlık verilmesi olumlu
bir adım. Uygulamalı eğitim, sınıf ve okul içi ile okul dışı
etkinlikler olarak üçe ayrılmış durumda.
Sınıf
içi uygulama kapsamında, adaylar danışman öğretmen gözetiminde derslere
girdiler; ancak bağımsız olarak derse girmemeleri gerekiyor. Zaman
zaman danışmanlar sınıfı aday öğretmenlere bıraktılar, bazen de aday
öğretmenler joker öğretmen gibi değerlendirildi bu tür uygulamalardan
kesinlikle uzak durulması gerekiyor.
Okul
içi uygulamalar daha çok okul idarecileriyle birlikte yapılacak
çalışmalardan oluştu. İdareciler ile yapılan çalışmalar genel işleyişini
aktarmaya yönelik oldu. Okul dışı uygulamalarda ise aday öğretmenlerin
zamanı daha çok rehberlik araştırma merkezlerini, halk eğitim
merkezi ve müze gibi alanları ziyaret etmekle geçti. Tüm bu etkinlikler
bir çalışma planı doğrultusunda, danışman öğretmen, okul müdürü ve il
veya ilçe milli eğitim müdürlüklerinin üstleneceği sorumluluklarla
gerçekleşti.
Danışman Öğretmenin Rolü
Her
bir aday öğretmenin deneyimli meslektaşları arasından belirlenmiş bir
danışmanı bulunuyor. Bakanlık, danışman öğretmenlerin belirlenmesi için
belirli ölçütler getirdikten sonra bu görevi okul müdürlerine bıraktı.
Bu ölçütlere göre danışman öğretmenin en az 10 yıl deneyime sahip
olması, ulusal ve uluslararası projelerde görev almış olması, sosyal ve
kültürel faaliyetlere katılmış olması, iletişim ve temsil yeteneği güçlü
olması gerekiyor. Danışman öğretmen, aday öğretmenle aynı branştan
seçiliyor. Bu yöntemle Türkiye genelinde 35 bin danışman öğretmen
belirlendi. Danışman öğretmenler yaklaşık 10 günlük bir eğitimden
geçtiler.
Uygulamaya
dair dönemin Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın basına yansıyan
açıklamaları danışman öğretmenlere atfedilen rol hakkında olumlu
fikirler içerse de uygulamada bunun ifade edildiği gibi yaşanmadığı
anlatılardan anlaşılmaktadır.
Avcı,
danışman öğretmenlerin birer “usta” olarak “mesleğin inceliklerini”
genç meslektaşlarına aktaracaklarını, aday öğretmenlerin “öğretmen
duruşu” kazanmalarına katkıda bulunacaklarını açıklamıştı. Ayrıca, aday
öğretmenlerle danışman öğretmenler arasındaki ilişkinin 6 ayla sınırlı
kalmayıp daha uzun sürecek bir ilişki olması gerektiği de
belirtiliyordu. Bu sürekliliğin adaylık süreci bittikten sonra nasıl
sağlanacağına ilişkin belirsizlikler henüz giderilemedi.
Söylenenlerin
yaşanıp yaşanmadığını, gerçekleşip gerçekleşmediğini önümüzdeki dönemde
aday öğretmenlerin sınıflarda kendi başlarına ders vermeye başladığında
göreceğiz. Danışman öğretmenlerin belirlenmesine yönelik tanımlanan
kriterlerin ardından seçimin okul müdürlerine bırakılması “yandaş”
danışman öğretmen tartışmasını da beraberinde getirdi. Bu eleştiriyi
haklı çıkaran birçok uygulama örneği kamuoyunda ve eğitim ile ilgili
sosyal medyada ilk sıralarda yer aldı.
Bunun
dışında, öğretmenlerin atandıkları bölgelerle bağını artıracak önlemler
öğretim modelinde eksik. Aday öğretmenler, adaylık süreçlerini
atandıkları okullar yerine kendi tercihlerine uygun olarak farklı
illerde geçirme olanağına sahipler ve aday öğretmenlerin yaklaşık beşte
biri adaylık süreçlerini İstanbul, Ankara ve İzmir’de geçirdi. Bu
uygulama da, onların görev yapacakları bölgelerle bağ kurmalarını
geciktirecek nitelikte.
Yeni Modelin Başarısı İzlenmeli
Uygulamaya
ağırlık veren bir aday öğretmeni kadroya hazırlama modeline geçilmesi
umut verici. Özellikle aday öğretmenlerin derslere tek başlarına değil,
danışman öğretmenlerle birlikte giriyor olmaları oldukça olumlu bir
adım. Öte yandan danışman öğretmenlerin rolünün daha ayrıntılı
tanımlanması, hem aday hem de danışman öğretmenlerin gereksinimleri göz
önünde tutularak geliştirilmesi gerekiyor.
Uzun
vadede yeni atanan öğretmenlerin mesleğe uyumlarının görev yapacakları
bölgelere olan bağlarını artıracak önlemlerle bir arada düşünülmesi,
eğitim sisteminin önemli bir sorunu olan öğretmen devinimini azaltmak
için yararlı olabilir. Son olarak, her yeni politika gibi yeni aday
öğretmeni kadrolu olmaya hazırlama modelinin de başarısının izlenmesi,
modelin iyileştirilmesi için oldukça önemli. Mesleki standartlara dayalı
bir değerlendirme sisteminin kurulması, aday öğretmeni mesleğe
hazırlama modelinin başarısını ölçmek ve eksikliklerini gidermek için
yararlı olacaktır.
Öğretmen Akademisi ve Sözleşmeli Öğretmenlik Tartışmaları
Öğretmen
akademileri, ilk planda duyulduğunda kulağa hoş gelen bir ninniye
benzemektedir. Ancak aradan zaman geçtikçe dinletilen ninninin kulağı
tırmalayan bir sese dönüştüğünü belirtmek isterim. Ne ve nasıl
olacağına, akademi kurarak neyin amaçlandığına yönelik henüz ortada
hiçbir bilimsel araştırma, tartışma ve hazırlık yokken hemen yarın
akademi açılacakmış gibi bir algı oluşturulması yanlıştır.
Bir
yandan akademi propagandası yapılıp diğer yandan YÖK’ün öğretmen
öğretimi programlarına yeni standartlar getirmesi kurumlar arsında bile
bir ortak akıl oluşturma noktasında olunmadığını ortaya koymaktadır.Hele
hele onlarca yıl öğretmen olmak için hazırlanan insanların önüne
“akademi” adı altında yeni programlar,elemeler, yıl ya da yıllar engeli
koymak adaylara çile çektirmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Nitelikli
öğretmen öğretimi programları noktasında MEB ve YÖK gibi sorumlu
kurumlar arasındaki irtibat kopuklukları ve ülke genelinde öğretmen
öğretimine yönelik arz-talep dengesinin yeterince gözetilememiş ve
çözülmemiş olması Türkiye’de öğretmen öğretimi ve istihdamı konusunda
hem şimdiye hem de geleceğe dair sorunların doğmasına olanak
tanımaktadır. Bu sorunun çözümü olarak topluma sunulan “akademi” ve
“çakılı sözleşmeli” öğretmen çalıştırma yöntemi yeni sorunların ve
mağduriyetlerin yaşanmasını beraberinde getirecektir.
Çakılı Sözleşmeli Öğretmen Atama Modeli
Yeni
atanan Bakan ile birlikte “sözleşmeli askerliğe” özenilerek gündeme
yeniden getirilen “Çakılı Sözleşmeli Öğretmenlik” modeli başlangıçta 5+3
yıl olacak şekilde gündeme getirildi. Gelişen tepkiler üzerine Meclis
Eğitim Komisyonunda 3+2 yıl olacak şekilde torba yasa tasarısına son
dakikada yerleştirilen bir madde ile yasallaştırılması amaçlanan
düzenleme şimdiden kaygıları ve tedirginlikleri beraberinde getirmiş
görünüyor.
Kaygılar
üç temelde gelişmektedir. Birincisi 10 yıl önce vazgeçilen sözleşmeli
öğretmenlik yani güvencesiz çalıştırma koşullarına yeniden dönülmesi bir
bakıma kazanılmış hakların kaybettirilmesi, ikincisi adayların kadroya
geçme aşamasının mülakat sınavına dayandırılmış olması,üçüncüsü ise
Anayasanın “aile bütünlüğünün korunmasına” dair hükmü yok sayılarak
getirilen düzenleme ile öğretmenlere “ya beş yıl boyunca aile hayatı
kurmayın,ya da kurmuşsanız 5 yıl ayrı yaşayın veya ayrılın” mealine
gelecek tutumlar sergileniyor olması kaygıların boyutlarını
oluşturmaktadır.
Kamuda
kadrolu öğretmenliğe geçiş şartlarının bu denli zorlu bir yolculuğa
tabi tutulduğu ülkemizde, öğretmenlerin önüne “öğretmen akademisi” veya
öğretmen açıklarını kapatmak için bazı bölgelerde “3 yıl sözleşmeli
öğretmenlik” yaptırıldıktan sonra kadroya alma uygulaması öğretmenlerin
önüne yeni zorluklar ve engeller koymaktan başka bir anlam
taşımayacaktır. Atanan öğretmenleri 3 yıl çakılı sözleşmeli olmak üzere 2
yılda kadroya alınma halinde yine aynı bölgede çakılı kadrolu öğretmen
olarak tutmak doğru, verimli ve sonuç odaklı bir uygulama olmayacaktır.
Sonuç olarak,her alanda olduğu gibi bu alanda da muhatap kurumlar arasında geniş bir iletişim,işbirliği ve bilgi paylaşımı çok önemlidir.Toplumda önemli bir yere ve role sahip olan öğretmenlik mesleğini kapalı kapılar ardında bir takım ince hesaplar yaparak belirleme yöntemleri ile ”yandaş öğretmen” kurgusu oluşturmak bu mesleği itibarsızlaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır..O nedenle hem sözleşmeli öğretmen istihdam etme politikasından,hem de aday öğretmenleri bunca aşamadan geçtikten sonra en sonunda mülakat ile seçme uygulamasından vazgeçilmelidir.
Kaynak:
“DÜNYADA
ÖĞRETMEN YETİŞTİRME PROGRAMLARI VE ÖĞRETMENLERE YÖNELİK MESLEKİ GELİŞİM
UYGULAMALARI” TurkishStudies – International PeriodicalForTheLanguages,
LiteratureandHistory of TurkishorTurkic Volume 9/5 Spring 2014, p.
1-46, ANKARA-TURKEY / Yazar: İlkay ABAZAOĞLU Yeliz DÜŞKÜN - Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Politika Analisti
ALADDİN DİNÇER
Yorum Gönder